Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Allan şanslıydı ve vergi muhasebesi sınavını geçti.
- Allan was lucky and passed the tax accountant examination.
İyi ki, Tom oradaydı.
- Luckily, Tom was there.
İyi ki kimse ıslanmadı.
- Luckily nobody got wet.
Allah'tan, Tom yaralı değildi.
- Luckily, Tom wasn't injured.
Allah'tan Tom orada değildi.
- Luckily, Tom wasn't there.
Çok şükür hava düzeldi.
- Luckily, the weather turned out fine.
Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
- Luckily, I was able to get the tickets yesterday.
Neyse ki Tom Mary'i görmedi.
- Luckily Tom didn't see Mary.
Neyse ki, Tom bazı ses yatırımları yaptı.
- Luckily, Tom made some sound investments.
Bereket versin ki kimse öldürülmedi.
- Luckily nobody got killed.
Bereket versin ki, Tom'u onu yapmamaya ikna edebildim.
- Luckily, I was able to talk Tom out of doing that.
Allahtan iki şoför de emniyet kemeri takıyordu.
- Luckily, both of the drivers were wearing seat belts.
Allahtan, birincilik ödülünü kazandı.
- Luckily, I won first prize.
Şans eseri o beni görmedi.
- Luckily he did not see me.
Şans eseri, Tom'un ödünç alabileceğim biraz parası vardı.
- Luckily, Tom had some money I could borrow.