Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- She may have gone out to do some shopping.
İstasyona vardığımda, benim treni gitmiş buldum.
- Arriving at the station, I found my train gone.
Tom dünden beri kayıp.
- Tom has been gone since yesterday.
Tom neredeyse bir haftadır kayıp.
- Tom has been gone almost a week.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
Tom'un ölmüş olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe that Tom is gone.
Tom'un gerçekten ölmüş olacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom is really gone.
Önemli olan bugün ne yaptığındır, dün geçmişte kalmıştır.
- The only thing that matters is what you do today, yesterday is gone.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
- The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
- The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr White has gone to Canada.
Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
- Ten years have gone by since my father died.
Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
- Just one year has gone by since my friend died.
O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.
- He has gone out for lunch already.
Maalesef o az önce dışarı çıktı.
- I'm afraid he's just gone out.
Ortalama sıcaklık yükseldi.
- The average temperature has gone up.
Okulda notlarım yükseldi.
- My grades at school have gone up.
Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.
- Tom has gone on dates with both Mary and Alice.
O az önce izinli gitti.
- He's just gone on leave.
İtfaiyeci geldiğinde yangın çoktan sönmüştü.
- The fire had already gone out by the time the firemen arrived.
all the money i had is now gone.
Misafirlerin hepsi gittiler.
- The guests are all gone.
Burada olan insanların hepsi gitti.
- The people who were here have all gone.
You'd better hurry up, it's gone four o'clock.
I'm afraid all the coffee's gone at the moment.
Dude, look at Jack. He's completely gone.
Are they gone already?.
The days of my youth are gone.
Now my friend wants to fix his house but it is like locking the barn door after the horse is gone. There was a flood and the damage is already done.
After Mary failed the examination, she said she would study hard after that. She wanted to lock the barn door after the horse was stolen.