Parlayan her şey altın değildir.
- All that glitters is not gold.
Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.
- Idiot! She's not being honest when she says she loves you. Haven't you figured it out yet? She's just a gold digger.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Kıralın tahtı som altından yapılmıştı.
- The king's throne was made out of solid gold.
Mary'nin alyansı saf altından yapılmıştır.
- Mary's wedding ring is made of pure gold.
Tom'un uzun altın sarısı saçı var.
- Mary has long golden hair.
Bu Tom'un altın parayı bulduğunu söylediği yer.
- This is where Tom said he found the gold coin.
Tom'un altın paraları nereye sakladığını bilen tek kişi benim.
- I'm the only one who knows where Tom hid the gold coins.