goal, aim; intention, objective

listen to the pronunciation of goal, aim; intention, objective
English - Turkish

Definition of goal, aim; intention, objective in English Turkish dictionary

purpose
gaye

Oda bu amaç için gayet uygun. - The room is perfectly suitable for this purpose.

purpose
{i} amaç

Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor. - Many people drift through life without a purpose.

Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir. - Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.

purpose
isteyerek
purpose
(Bilgisayar) amacı

Ziyaretinizin amacı nedir? - What is the purpose of your visit?

Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider. - Many students go to Europe for the purpose of studying music.

purpose
kararlılık
purpose
niyet
purpose
erek
purpose
kasıt

Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık. - We skipped his turn on purpose.

Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı. - Susan broke the dish on purpose to show her anger.

purpose
mahsus

Bunu mahsus yapıyorsun! - You're doing it on purpose!

purpose
bile bile
purpose
faydalı surette
purpose
murat
purpose
{i} kararlılık, azim
purpose
serve the purpose işine gelmek
purpose
maksa

Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir. - No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.

purpose
meram
purpose
kasten

Tom bunu kasten yapmadı. - Tom didn't do it on purpose.

Tom kasten camı kırdı. - Tom broke the window on purpose.

English - English
{i} purpose
goal, aim; intention, objective
Favorites