Böyle devam etmek benim için kesinlikle imkansızdır.
- It's absolutely impossible for me to go on like this.
Konuşma ile devam etmek istiyorsan biraz daha düşük konuşsan iyi olur.
- If you want to go on with the conversation, you'd better speak a bit lower.
Bensiz devam etmelisin.
- You have to go on without me.
Lütfen hikayene devam et.
- Please go on with your story.
Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
- I want to get a haircut before I go on the trip.
Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
- He won't go on to graduate school.
Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
- More and more couples go on honeymoon trips abroad.
Polonya'da bir tatile gitmek istiyorum.
- I want to go on a holiday in Poland.
Tom diyet yapmak zorunda.
- Tom has to go on a diet.
O bir diyet yapmaya çalıştı ve beş kilo kaybetti.
- She tried to go on a diet and lose five kilograms.
Hadi birer birer gidelim.
- Let's go one at a time.
Onlar tekrar grev yapacaklar mı? Korkarım ki öyle.
- Will they go on strike again? I'm afraid so.
Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.
- I was too tired to go on working.
Lütfen çalışmanıza devam ediniz.
- Please go on with your study.
İşçiler greve gitmekle tehdit etti.
- The employees threatened to go on strike.
Şimdi greve gitmek yararsız.
- It is useless to go on strike now.
I didn't make a decision because I didn't have anything to go on.
I really don't want to know what goes on between you and your boyfriend behind closed doors.
In order to get to town, I decided to go on the bus.
First of all, you go on about it far more than you think you do, ..
We cannot allow this state of affairs to continue any longer.
- We cannot allow this state of affairs to go on any longer.