Tom keeps a spare key hidden in his garden.
- Tom bahçesinde gizli bir yedek anahtar bulundurur.
Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
I didn't mean to keep it secret.
- Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.
This document is highly confidential. For your eyes only.
- Bu belge çok gizlidir. Sadece senin görmen için.
We need to keep this confidential.
- Bunu gizli tutmalıyız.
He has a dark secret.
- Onun gizli bir sırrı var.
Tom whispered his darkest secret to Mary.
- Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı.
Tom was writing cryptic notes in a cipher
- Tom bir şifre içinde gizli notlar yazıyordu.
Sami had a covert evil nature.
- Sami'nin gizli bir kötü mizacı vardı.
We are sent on a covert mission.
- Biz gizli bir göreve gönderiliyoruz.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
You have a latent problem here that will cause trouble in the future.
- Burada gelecekte soruna neden olacak gizli bir sorunumuz var.
Tom pretended to be an undercover policeman.
- Tom gizli bir polis gibi davrandı.
I'm an undercover cop.
- Ben bir gizli polisim.
I caught him trying to sneak out.
- Onu gizlice kaçmaya çalışırken yakaladım.
Tom sneaked out the back door.
- Tom arka kapıdan gizlice sıvıştı.
The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
The questions will not take long, and everything would be kept completely anonymous.
- Sorular uzun sürmeyecek, ve her şey tamamen gizli tutulacak.
I'd like to remain anonymous.
- Gizli kalmak isterim.
Tom snuck out and surreptitiously bought Mary a big bunch of flowers for their wedding anniversary.
- Tom gizlice gece dışarı çıktı ve Mary'ye evlilik yıl dönümleri için büyük bir demet çiçek aldı.
We can't reveal classified information.
- Gizli bilgiyi ortaya çıkartamayız.
Tom has been accused of selling classified information.
- Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.
Tom has studied the occult sciences.
- Tom gizli bilimler eğitimi aldı.
Tom is a crypto-fascist.
- Tom bir gizli faşist.
He sneaked around to the back door.
- O, arka kapıdan gizlice içeri süzüldü.
Tom sneaked out the back door.
- Tom arka kapıdan gizlice sıvıştı.
There were hidden cameras everywhere.
- Her yerde gizli kameralar vardı.
You cannot install cameras in bathrooms as a matter of privacy.
- Gizlilik konusu olarak banyolara kamera kuramazsınız.
Let's keep this conversation sub rosa.
- Bu sohbete gizlice devam edelim.
He entered the garden secretly.
- O, gizlice bahçeye girdi.
He secretly showed me her picture.
- O, gizlice bana onun resmini gösterdi.
Layla's innocent looks masked her true nature.
- Leyla'nın masum görünümü onun gerçek doğasını gizliyordu.
Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
- Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
Tom has studied the occult sciences.
- Tom gizli bilimler eğitimi aldı.
Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.
- Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.
Anything you say to me will be kept private.
- Bana söylediğin her şey gizli tutulacak.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Two policemen arrested a burglar. They caught him sneaking into Mrs. Miller's.
- İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.
Tom caught Mary sneaking out of the house.
- Tom Mary'yi gizlice evden kaçarken yakaladı.
The cheetah uses a combination of stealth and explosive acceleration to catch its prey.
- Çita, avını yakalamak için gizlilik ve patlayıcı hızlandırma kombinasyonunu kullanır.
Later, they were murdered stealthily.
- Daha sonra, onlar gizlice öldürüldüler.