giyecek

listen to the pronunciation of giyecek
Turkish - English
gear
garment
clothing

She provided the traveler with food and clothing. - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.

I gave them clothing and some food. - Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.

apparel
clothes, clothing, garment, gear
piece of clothing, garment, dress; clothing, clothes, dress, apparel, attire
{i} stitch
caparison
giyecek bedeli
(Askeri) uniform allowance
giyecek istek belgesi
(Askeri) clothing slip
giyecek istihkakı
(Askeri) clothing allowance
giyecek yardımı
clothing support
giysi, giyecek
clothes, clothing
eskimiş giyecek
worn clothing
giyecekler
wardrobe
Turkish - Turkish
Giyilen şey, giyim, giysi
göcek
giyecek
Favorites