Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.
- Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Zaman verilirse, bu sorunu çözebilmeliyiz.
- Given time, we should be able to solve this problem.
Bu yıl yine amatör müzisyenler tarafından birçok konser veriliyor.
- Again this year a lot of concerts are being given by amateur musicians.
Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
Ben eski trombonumu Tom'a vermeliydim.
- I should've given Tom my old trombone.
Verilen zamanda bitirmeliyim.
- I must finish in a given time.
Tom ona verilen suyu içti.
- Tom drank the water that he was given.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.
- We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
... There wasn't enough assistance given to these schools to meet ...
... and AK-47 type weapons were ' were given to people that ultimately gave them to ' to ...