She beckoned me to come in.
- O bana içeri girmem için işaret etti.
I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
Would you mind telling me how you got into my office?
- Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
I saw Jane go into her classroom with a smile.
- Jane'nin tebessümle sınıfana girdiğini gördüm.
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.