giriş

listen to the pronunciation of giriş
Turkish - English
access

The police restricted access to the road. - Polis yola girişi kısıtladı.

She gave me access to her records. - Bana kayıtlarına giriş izni verdi.

entry

The police found no sign of forced entry. - Polis zorla giriş izi bulamadı.

She posted an entry to the blog yesterday. - Dün bloğa bir giriş postaladı.

login

The newest version uses facial-recognition software to validate a login. - Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.

entrance

The President's guards are stationed in front of the entrance. - Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.

I must sit for the entrance examination next year. - Ben gelecek yıl giriş sınavına katılmalıyım.

introduction

Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital. - Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

input

We gave them our input. - Onlara bizim veri girişini verdik.

Any input would be appreciated! - Herhangi bir veri girişi takdir edilecektir!

vestibule
ingress
door

Tom paused in the doorway. - Tom girişte durakladı.

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
input , introduction , entry
checkin

The man is checking in at a hotel. - Adam bir otelde giriş yapıyor.

influx
prelude
induction
adit
gate

Admission is $30 at the gate. - Giriş ücreti kapıda 30 dolar.

A car was blocking the gateway. - Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.

doorway

His mother was standing in the doorway. - Onun annesi girişte duruyordu.

Tom paused in the doorway. - Tom girişte durakladı.

entry, entrance
intake
entree
inflow
port

If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub. - Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.

ante

Please hang your coat in the anteroom. - Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.

pass

Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men. - Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.

Taro is very likely to pass the university entrance examination. - Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.

(Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
preamble
exordium
inlet
admittance

No admittance during the performance. - Gösteri boyunca giriş izni yoktur.

lead in
proem
admission

The admission is ten dollars a person. - Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.

He applied for admission to the club. - O, kulübe giriş için başvurdu.

{i} enter

Tom is an enterprising young man. - Tom girişimci genç bir adam.

Tom must've heard us enter. - Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.

(Bilgisayar) home

Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal. - Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.

preliminary
(Bilgisayar) line in
introductions
hail
(Bilgisayar) intro

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

prequel
input/output
foyer

I will meet you in the hotel foyer. - Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.

prologue
ıntroduction

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

the introduction
logging in
interfere
entering

You are banned from entering this place. - Buraya girişiniz yasaklandı.

introduction of
entry to
penetration
(Tekstil) entrace
intrusion
ingression
leadin
{i} gateway

A car was blocking the gateway. - Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.

giriş niteliğinde
introductory
giriş yapmak
check in

I'd like to check in. - Ben giriş yapmak istiyorum.

I'm just about to check in. - Tam giriş yapmak üzereyim.

giriş müziği
overture
giriş niteliğinde olan
introductory
giriş yapmak
enter
giriş vanası
input valve
giriş ücreti
Entrance fee

We take no enterence fee to enter amusement park, but it is for just today.

giriş-çıkış
input-output
giriş /girme
(Hukuk) access
giriş ağzı
inlet port
giriş bacası
access shaft
giriş bilgisi
input data
giriş boruları
inlet piping
giriş borusu
inlet pipe
giriş bölümü
prolog
giriş bölümü
prologue
giriş devresi
input circuit
giriş direnci
input resistance
giriş düzeyi
input level
giriş empedansı
input impedance
giriş engellendi
access denied
giriş fiyatı
(Hukuk) entry price
giriş galerisi
access gallery
giriş gerilimi
input voltage
giriş hakkı
entrée
giriş hazırlığı
(Hukuk) accession preparation
giriş imkânı
accessibility
giriş izni
admission
giriş izni
passport
giriş izni
entrée
giriş izni
entry permit
giriş izni olanı almak
admit bearer
giriş kablosu
leading-in cable
giriş kapasitesi
input capacitance
giriş kapısı
access hatch
giriş kapısı
entrance, doorway
giriş kapısı
(Hukuk) entry point
giriş kapısı
entrance door, gateway
giriş kartı
pass
giriş kartı
pass, entrance card, entrance permit
giriş kartı
landing card
giriş kartı olanı almak
admit bearer
giriş kartı sahibi
deadhead
giriş katı
ground floor
giriş komutu
entry instruction
giriş koşulu
entry condition
giriş limanı
port of entry
giriş müziği
preparation
giriş müziği
entree
giriş müziği
prelude
giriş rampası
access ramp
giriş rezonatörü
input resonator
giriş saati
checkin time
giriş salonu
antechamber
giriş salonu
foyer

I will meet you in the hotel foyer. - Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.

giriş salonu
anteroom

Please hang your coat in the anteroom. - Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.

giriş sinyali
input signal
giriş sistemi
input system
giriş stratejisi
(Hukuk) accession strategy
giriş supabı
inlet valve
giriş supabı mech
inlet valve
giriş sıcaklığı
inlet temperature
giriş sınavı
entrance examination
giriş teli
drop wire
giriş transformatörü
input transformer
giriş valsi
feeding roller
giriş vizesi
entry visa
giriş yapmak
make one's entrance
giriş yapmak
prelude
giriş yapmak
preface
giriş yapmak
prologuize
giriş yelpazesi
fan-in
giriş yeri
entrance
giriş yeri
gateway
giriş yeri ile ilgili
plug in
giriş yok
no entrance
giriş çıkış
entrance and exit; going in and out
giriş çıkış
entrance and exit
giriş öbeği
entry block
giriş ücreti
admittance
giriş ücreti
admission

There is no admission fee for children under five. - 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.

The admission costs six euros but on Sundays it's free. - Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.

giriş ücreti
cover charge
giriş ücreti
entrance fee, admission
giriş ücreti
entrance fee; admission
giriş ücreti
admission fee

There is no admission fee for children under five. - 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.

You must pay the admission fee here. - Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.

giriş ücreti ne kadar
How much is admission
giriş ücreti var mı
Is there a cover charge
giriş/çıkış
input/output
gir
come in

I didn't hear you come in. - İçeri girdiğini duymadım.

Please make an appointment to come in and discuss this further. - İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.

giriş müziği
fanfare
bedava giriş bileti
paper
analog giriş
analogue input
analog giriş
(Bilgisayar,Teknik) analog input
genel giriş
(Askeri) public access
gir
(Bilgisayar) sign in
gir
(Bilgisayar) retype
giriş izni
entrée
giriş yapmak
get going
giriş yapmak
enter into
girişler
(Spor) approaches
izinsiz giriş
(Kanun) trespass
izinsiz giriş tespit sistemi
(Askeri) intrusion detection system
kemerli giriş
archway
makul günlük giriş
(Çevre) acceptable daily intake
seri giriş
(Bilgisayar) serial in
ses giriş
(Bilgisayar) audio in
toplu giriş
batch input
toptan giriş
(Bilgisayar,Teknik) batch input
yetkisiz giriş
unauthorized access
gir
incur
gir
got into

I can't believe that you actually got into Harvard. - Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.

Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car. - Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.

gir
get into

Tom tried to get into the locked room. - Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.

Tom studied hard so he could get into college. - Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.

gir
fallen under
gir
{f} enter

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

Knock on the door before entering the room. - Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.

gir
gone into
gir
fell under
gir
fall under
gir
go into

Tom wanted to go into politics. - Tom siyasete girmek istedi.

I saw Jane go into her classroom with a smile. - Jane'nin tebessümle sınıfana girdiğini gördüm.

gir
went into
giriş izni
entree
giriş izni
admittance

No admittance during the performance. - Gösteri boyunca giriş izni yoktur.

giriş çıkış
i 0
bilişsel giriş davranışları
(Eğitim) Cognitive entry behaviours

Cognitive entry behaviour is a very famous term in mastery learning theory.

girişler
inputs
girişler
entries

Entries are now being accepted. - Girişler artık kabul edilmektedir.

misafir giriş
guest login
serbest dolaşıma giriş beyannamesi
(Ticaret) declaration of release for free circulation
serbest dolaşıma giriş rejimi
(Ticaret) release for free circulation
Avrupa Birliği'ne giriş
(Hukuk) Access to the European Union
Gecikmeli Giriş Programı; konuşlanmış
(Askeri) Delayed Entry Program; deployed
Silahlı Kuvvetler İmtihan ve Giriş Yeri
(Askeri) Armed Forces Examining and Entrance Station
abone giriş kablosu
(Bilgisayar) leading in cable
abone giriş kablosu
leading-in cable
anten giriş teli
lead in
araba güvertesine giriş yasak
No access to car decks
bina giriş yolu
(İnşaat) building way
delikli kartla verilen giriş
(Elektrik, Elektronik) card input
delikli yakıt giriş vidası
(Otomotiv) fuel inlet hollow screw
deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
(Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
dizin giriş kodları
(Bilgisayar) index entry codes
ekipman giriş akımı
(Elektrik, Elektronik) equipment input current
emniyetli telefon ünitesi (STU) giriş kontrol sistemi
(Askeri) secure telephone unit (STU) access control system
engelle giriş
(Bilgisayar) disable input
engelliler için giriş var mı
Is there access for the disabled
enjeksiyon giriş borusu
grout supply pipe
form giriş metni
(Bilgisayar) form input text
gayrimenkullere giriş
(Hukuk) entry onto the premises
geç giriş
(Ticaret) postdate entry
gümrük giriş kaydı
entry inwards
güçlendirici ön giriş stratejisi
(Hukuk) reinforcing pre-accession strategy
ikili giriş
(Spor) entering by apair
işe giriş saatini yazan makine
telltale
kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
(Askeri) cable entrance panel; circular error probable
kalorifer giriş hortumu
(Otomotiv) heater inlet hose
kilise giriş salonu
Galilee
limana giriş veya çıkış izni almak
clear
mikrofon giriş düzeyi
(Bilgisayar) microphone input level
mikrofon giriş sessiz
(Bilgisayar) mic in mute
mikrofon giriş ölçer
(Bilgisayar) microphone input meter
mono giriş
(Bilgisayar) mono in
muhasebe giriş kayıtları
(Ticaret) accounting entries
nakit giriş yevmiyesi
(Ticaret) cash receipts journal
orta giriş köprü
(Askeri) medium girder bridge
Turkish - Turkish
Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal
Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre
Bir yere girmek için ödenen para, giriş ücreti, duhuliye
Girme işi veya biçimi: "Fakülteye her girişimde ilk selamlaştığım o olurdu."- H. Taner
Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser
Bir yapıda girip geçilen yer, methal, antre
Girme işi veya biçimi
Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm, girizgâh
Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal
methal
antre
giriş kapısı
Yapılarda içeri girmek için kullanılan kapı
giriş kartı
Bir kuruluşa, bir toplantıya veya bir spor karşılaşmasına serbestçe girebilme olanağı sağlayan belge
giriş katı
bakınız: yer katı, zemin katı
giriş ücreti
Bir gösteriyi görmek için ödenen ücret, duhuliye
Giriş müziği
prelüd
GÎR
(Osmanlı Dönemi) f. (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür. Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir. Kelimenin sonuna eklenir
giriş
Favorites