Definition of giren in Turkish English dictionary
- penetrating
- enterer
- (Gıda) input
- (Bilgisayar) entered by
- entering
The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
- İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- incoming
- giren hava
- (Otomotiv) intake air
- giren madde miktarı
- (Tıp) input
- giren su
- inflow
- giren bilgi teçhizatı
- (Askeri) input equipment
- giren bilgiler
- incorporate functions
- giren güvenlik politıkası
- inbound security policy
- giren kimse
- entrant
- giren kimse
- intrant
- giren politıka
- inbound policy
- araya giren
- intrusive
- gir
- come in
I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
We didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
- gir
- (Bilgisayar) sign in
- gir
- (Bilgisayar) retype
- zorla içeri giren
- intrusive
- bilgisayar sistemine gizlice giren kişi
- hacker
- gir
- incur
- gir
- got into
I can't believe that you actually got into Harvard.
- Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- gir
- get into
Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
- gir
- fallen under
- gir
- {f} enter
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- gir
- gone into
- gir
- fell under
- gir
- fall under
- gir
- go into
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
I saw him go into the toilet a few minutes ago.
- Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.
- gir
- went into
- kente giren şeylerden alınan vergi
- things into town taxes
- Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlar
- (Hukuk) crimes within the jurisdiction of the International Criminal Court
- bahse giren kimse
- taker
- bir şeyin terkibine giren madde
- (Hukuk) Ingredient
- duvara tırmanıp giren hırsız
- cat burglar
- ek olarak yürürlüğe giren
- (Ticaret) substantively enacted
- hamama giren terler
- (Atasözü) A person should be prepared for the unpleasant aspects of whatever he commits himself to
- hile ile yarışa giren yarışmacı
- ringer
- ilk giren ilk çıkar
- (Askeri) first-in-first-out
- izinsiz giren
- intrusive
- izinsiz giren kimse
- trespasser
Trespassers will be shot.
- İzinsiz giren kimseler vurulacaktır.
- içeriye giren
- ingoing
- pencereden giren hırsız
- porch climber
- pencereden giren soyguncu
- cat burglar
- polemiğe giren kimse
- polemic
- riske giren kimse
- gambler
- sınava giren kimse
- examinee
- yasak bölgeye giren kimse
- poacher
- zorla giren
- intrusive
- zorla giren şey
- intruder