Definition of giden in Turkish English dictionary
- outgoing
- (Bilgisayar) out
- (Bilgisayar) sending
- outbound
- sent
- destined for
- going
The number of students going abroad is on the increase.
- Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır.
There are students going to school.
- Okula giden öğrenciler var.
- (Hukuk) ongoing
- bound
A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.
- Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
Tom boarded a train bound for Tokyo.
- Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.
- hoşa giden
- likable
- giden aramalar
- (Bilgisayar) outgoing calls
- giden aramalara kapalı
- (Bilgisayar,Teknik) outgoing calls barred
- giden dalga
- (Bilgisayar) wave out
- giden faks
- (Bilgisayar) outgoing fax
- giden gelen
- back-and-forth
- giden hat
- (Bilgisayar) lineout
- giden sunucusu
- (Bilgisayar) outgoing server
- giden çerçeve
- (Bilgisayar) frames out
- giden çerçeveler
- (Bilgisayar) frames out
- giden, yürüyen
- Those who walk
- giden bayt
- (Bilgisayar) bytes out
- giden bayt
- (Bilgisayar) outgoing bytes
- giden bayt
- (Bilgisayar) bytes sent
- giden bayt miktarı
- (Bilgisayar) outgoing bytes
- giden bayt sayısı
- (Bilgisayar) outbound bytes
- giden bayt/sn
- (Bilgisayar) bytes out/sec
- giden bağlantı noktası
- (Bilgisayar) outgoing port
- giden evrak
- outgoing papers
- giden evrak tablası
- out-tray
- giden evrak tepsisi
- out tray
- giden faks sayısı
- (Bilgisayar) outbound faxes
- giden fakslar hakkında
- (Bilgisayar) about outgoing faxes
- giden faksları göster
- (Bilgisayar) show outgoing faxes
- giden hat kar
- (Bilgisayar) line out mix
- giden hat yapımı
- (Bilgisayar) line build out
- giden ileti
- outgoing message
- giden işaret
- (Bilgisayar) outbound flag
- giden kimse
- goer
- giden kutusu klasörü
- (Bilgisayar) outbox folder
- giden kutusu'na git
- (Bilgisayar) go to outbox
- giden kıta ile seyahat
- (Askeri) travel with troops going
- giden newwave paylaşımları
- (Bilgisayar) outgoing newwave shares
- giden paket/sn
- (Bilgisayar) packets out/sec
- giden sayfa
- (Bilgisayar) page-outs
- giden sayfa sayısı
- (Bilgisayar) outbound pages
- giden sepeti
- (Bilgisayar,Denizbilim) out basket
- giden su
- tailwater
- giden su kanalı
- tailrace
- giden sıralar
- (Bilgisayar) outgoing queues
- giden tek yönlü yayın
- (Bilgisayar) unicasts sent
- giden türü
- (Bilgisayar) outgoing type
- giden çağrılar
- (Bilgisayar) outgoing call
- git
- go
- dışarı giden
- outgoing
- akıp giden
- outgoing
- git
- {f} going
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- hoşa giden
- pleasurable
- önde giden
- pioneer
- git
- {f} gone
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- direkt giden
- nonstop
- e kadar giden
- date back
- geri giden
- retrogressive
- git
- (Meteoroloji) met
When I went to Tokyo, I met him.
- Ben Tokyo'ya gittiğim zaman ona rastladım.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- git
- ebb
- git
- get along with
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
- git
- went
Do you know where your dad went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- git
- going to
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- git
- go#to
- git
- türkçeyi ingilizceye çevir
- GiT
- goto
- acele giden
- precipitant
- altmış altmış giden
- sexagesimal
- altına hücumda kalifoniya'ya giden kimse
- Argonaut
- altına hücumda kalifoniya'ya giden kimse
- forty niner
- arabanın yanında giden atlı uşak
- outrider
- askeri bando önünde giden kız
- drum majorette
- ava giden avlanır
- (Atasözü) A person can fall into his own trap
- ava giden avlanır
- the biter bit
- ağıra giden davranış
- stodge
- başarıya giden yol
- the road to success
- başaşağı giden
- on the downgrade
- ben new york'a transit giden bir yolcuyum
- I am a transit passenger to New York
- boşa giden
- down the drain
- burnunun dikine giden
- headstrong
- cennete giden
- heavenward
- denize doğru giden
- seaward
- devam edip giden
- under way on
- doğuya giden
- eastbound
- dışarıya giden
- outward
- eve giden
- homebound
- fazla ileriye giden
- forward
- gelen ağam, giden paşam
- (Konuşma Dili) I respect whoever is in charge (as long as he doesn't step on my toes)
- gelen giden
- visitors, passers by
- geriye doğru giden
- back
- geriye doğru giden
- regressive
- geriye giden
- retrogressive
- git
- go to
It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
- Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
- göle giden bu yol iyi bir yol mu
- Is the road to the lake a good one
- gönüllü olarak askere giden
- enlister
- güce giden
- galling
- hafta sonu tatile giden kimse
- weekender
- hamama giden kimse
- bather
- hoşa giden
- palatable
- hoşa giden
- likeable
- hızlı giden sürücü
- scorcher
- hızlı giden şey
- clipper
- ileriye doğru giden
- onward
- ileriye giden
- forward moving
- iyi giden
- flourishing
- iç savaştan sonra güney amerika'ya giden kimse
- carpet bagger
- iş merkezine giden tren
- downtown train
- kafasının dikine giden
- bull
- kafasının dikine giden
- headstrong, contrary
- kendi kendine giden
- drive yourself
- kiliseye devamlı olarak giden kimse
- churchgoer
- londra'ya giden
- down
- orsa giden
- close hauled
- rahvan giden at
- pacer
- raysız giden
- trackless
- saatte yüz mil hızla giden motosikletliler
- ton up boys
- sesten hızlı giden
- subsonic
- temyize giden
- appellant
- tersine giden
- retrograde
- tırıs giden at
- trotter
- tırıs giden atın hafifçe ayaklarını kaldırması
- daisy cutter
- unutulup giden
- evanescent
- uzayıp giden
- long drawn out
- vatana giden
- homebound
- yerden giden top
- daisy cutter
- yerden giden top
- grounder
- yerden giden top
- ground ball
- yokuş yukarı giden
- uphill
- yolun ortasından giden sürücü
- road hog
- yolun ortasından giden şöför
- road hog
- yukarı giden
- up
- yurt dışına giden
- outbound
- yüzmeye giden kimse
- bather
- ölmeye giden askerler
- cannon fodder
The soldiers were regarded as cannon fodder.
- Askerler ölmeye giden askerler olarak kabul edildi.
- ücretsiz giden mektup
- frank
- şehir merkezine giden
- down
What number is the downtown train?
- Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
What platform does the downtown train leave from?
- Şehir merkezine giden tren hangi platformdan kalkıyor?
- şehir merkezine giden tren
- downtown train
- şehre giden
- up
- şehre giden tren
- up train
- şöhrete giden yol
- avenue to fame