Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
I'm tired of pretending.
- Yapar gibi görünmekten bıktım.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
I would like to get a camera like this.
- Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
- Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
Tom stared at Mary icily.
- Tom Mary'ye buz gibi baktı.
Tom and Mary were wasting time, as usual.
- Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
Needless to say, Judy came late as usual.
- Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.
We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like to live in the same house as us.
- Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
She looked like a fairy in her beautiful white dress.
- Güzel beyaz elbisesi içinde bir peri gibi görünüyordu.
Tom fell into the ice-cold water of the river.
- Tom nehrin buz gibi suyuna düştü.
Layla survived the ice-cold night.
- Leyla buz gibi geceyi atlattı.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
He seems to have been a very popular actor when he was young.
- O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
The banana was brown and mushy.
- Muz kahverengi ve lapa gibiydi.
I'd rather die now than vegetate for fifty more years.
- Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.
He has a will of steel.
- Çelik gibi bir iradesi var.
Her cheeks were as cold as ice.
- Onun yanakları buz gibi soğuktu.
Jackson's eyes grew as cold as ice.
- Jackson'ın gözleri buz gibi soğuklaştı.
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
They were biting like crazy yesterday.
- Dün deli gibi ısırıyorlardı.
Tom ran like crazy to catch the last train.
- Tom son trene yetişmek için deli gibi koştu.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.