A horrible suspicion wandered around in my brain.
- Korkunç bir şüphe beynimde gezindi.
He wandered around the lake.
- O, gölün etrafında gezindi.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
Tom used crutches to get around.
- Tom gezinmek için koltuk değneği kullandı.
We can do lots of strolling.
- Bir sürü gezinti yapabiliriz.