gezileri

listen to the pronunciation of gezileri
Turkish - English
outings
plural of outing
gezi
tour

Do you have any sightseeing tours of this town? - Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?

I'm going to take you on a tour. - Seni bir geziye çıkaracağım.

gezi
travel

He was traveling in the Philippines this time of last year. - Geçtiğimiz yılın bu zamanında Filipinler'de geziyordu.

Gulliver's Travels was written by a famous English writer. - Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

gezi
trip

Some day we'll take a trip to India. - Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.

I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go. - Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

gezi
sightseeing

We went sightseeing in Hokkaido. - Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.

He went to Hawaii to do some sightseeing. - O, gezi turu yapmak için Hawaii'ye gitti.

gezi
journey

We are going on a journey next month. - Gelecek ay geziye çıkıyoruz.

The object of the journey was to visit Grandma. - Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.

gezi
excursion

We enjoyed the excursion very much. - Geziden çok hoşlandık.

He's the one who made an excursion there. - Oraya geziye giden odur.

gezi
excursion, journey, tour, trip; outing, promenade, walk, ride
gezi
promenade, esplanade, place for strolling
gezi
locomotion
gezi
outing

They chartered a bus for the firm's outing. - Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.

It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings. - Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.

gezi
promenade
gezi
itineration
gezi
walk

The man walked around the corner. - Adam köşenin çevresinde gezindi.

She walked around looking for him. - Onu arayarak etrafta gezindi.

gezi
parade
gezi
touring

I'm looking forward to touring bookstores in the US. - Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.

Tom is touring with Mary's band. - Tom Mary'nin grubuyla geziyor.

gezi
esplanade
gezi
ride

I had to wait for a ride. - Gezinti için beklemek zorunda kaldım.

Would you like a ride? - Bir gezinti ister misiniz?

gezi
(Bilgisayar) expedition

I anticipate that there will be problems on their expedition. - Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.

He took part in the expedition. - O, keşif gezisine katıldı.

gezi
circuit
gezi
voyage
gezi
sıghtseeıng
gezi
excursion, outing; tour
gezi
{i} run
Turkish - Turkish
gezileri
Favorites