gewählt

listen to the pronunciation of gewählt
German - Turkish
seçkin, seçme
English - Turkish

Definition of gewählt in English Turkish dictionary

chosen
{s} seçilmiş

Her ay, 10.000 yen değerinde bir hediye sertifikası bu anketi tamamlayan rastgele seçilmiş otuz kişiye verilecektir. - Each month, a gift certificate worth 10,000 yen will be given to thirty people chosen at random who have completed this questionnaire.

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

adopted
{s} evlat edinilmiş

Tom Mary'nin evlat edinilmiş erkek kardeşi. - Tom is Mary's adopted brother.

O bir bebekken evlat edinilmiştir. - She was adopted as an infant.

chosen
{f} seç

O, takımın bir üyesi olarak seçildi. - He was chosen to be a member of the team.

Siz ya da ben seçileceğim. - You or I will be chosen.

chosen
tercihli
chosen
karar ver/yeğle/seç
chosen
cennete gitmek üzere seçilmiş olan
adopted
evlatlık

Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi. - The mother was cruel to her adopted son.

Zengin tüccar çocuğu evlatlık aldı ve onu mirasçısı yaptı. - The rich merchant adopted the boy and made him his heir.

adopted
tatbik edilen
adopted
uygulanan
chosen
seçilen

O, seçilenler arasındaydı. - He was among those chosen.

chosen
seçilmek

Seçilmek istemiyorum. - I don't want to be chosen.

chosen
f., bak. choose. s. seçilmiş
chosen
{s} cennetlik
adopted
benimsedi

Tom Mary'nin fikrini benimsedi. - Tom adopted Mary's idea.

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi. - Tom adopted our method of bookkeeping.

chosen
{s} seçilmiş olan
adopted
{s} benimsenen
adopted
{s} kabul edilen
adopted
benimse

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi. - Tom adopted our method of bookkeeping.

Tom Mary'nin fikrini benimsedi. - Tom adopted Mary's idea.