gewählt

listen to the pronunciation of gewählt
German - Turkish
seçkin, seçme
English - Turkish

Definition of gewählt in English Turkish dictionary

chosen
{s} seçilmiş

Her ay, 10.000 yen değerinde bir hediye sertifikası bu anketi tamamlayan rastgele seçilmiş otuz kişiye verilecektir. - Each month, a gift certificate worth 10,000 yen will be given to thirty people chosen at random who have completed this questionnaire.

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

adopted
{s} evlat edinilmiş

Evlat edinilmiş olduğumu biliyorum. - I know that I'm adopted.

Tom ve Mary'nin evlat edinilmiş bir kızı var. - Tom and Mary have one adopted daughter.

chosen
{f} seç

O, takımın bir üyesi olarak seçildi. - He was chosen to be a member of the team.

Siz ya da ben seçileceğim. - You or I will be chosen.

chosen
tercihli
chosen
karar ver/yeğle/seç
chosen
cennete gitmek üzere seçilmiş olan
adopted
evlatlık

Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi. - The mother was cruel to her adopted son.

O, küçük kızı evlatlık aldı. - They adopted the little girl.

adopted
tatbik edilen
adopted
uygulanan
chosen
seçilen

O, seçilenler arasındaydı. - He was among those chosen.

chosen
seçilmek

Seçilmek istemiyorum. - I don't want to be chosen.

chosen
f., bak. choose. s. seçilmiş
chosen
{s} cennetlik
adopted
benimsedi

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi. - Tom adopted our method of bookkeeping.

Onlar teklifi benimsediler. - They adopted the proposal.

chosen
{s} seçilmiş olan
adopted
{s} benimsenen
adopted
{s} kabul edilen
adopted
benimse

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi. - Tom adopted our method of bookkeeping.

Onlar teklifi benimsediler. - They adopted the proposal.