İşler iyileşmeye devam ediyor.
- Things keep getting better.
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Teniste iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at tennis.
Biz iyileşmek zorundayız.
- We have to get better.
Teniste iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at tennis.
Satrançta iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at chess.
Daha iyi olmak üzere.
- It's about to get better.
Daha iyi olmak istiyorsan bu ilacı almak zorundasın.
- If you ever want to get better, you have to take this medicine.
Onun yakında iyileşeceğini umuyorum.
- I hope that she'll get better soon.
İnşallah yakında iyileşirsin.
- Hope you'll get better soon.
... It's getting better and better by the day. ...
... And they were getting better, and I couldn't explain that. ...