That brings up another point I'd like to discuss.
- O, tartışmak istediğim başka bir konuya getirir.
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Can S. Jobs bring back the magic to Disney?
- S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?
Bring me the magazines.
- Bana dergileri getir.
It's important to unite as many workers as possible.
- Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
The new law will bring about important changes in the educational system.
- Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
Sami was brought into the police station.
- Sami karakola getirildi.
Are you bringing your camera?
- Kameranı getiriyor musun?
Who are you bringing to the play?
- Oyuna kimi getiriyorsun?