getirdi

listen to the pronunciation of getirdi
Turkish - English
introduced
bringed
getir
brought

Another ten minutes' walk brought us to the shore. - On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

I've brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

getir
bring

In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon. - Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh? - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?

getir
(Bilgisayar) import

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

The new law will bring about important changes in the educational system. - Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.

getir
brought into

Fadil was brought into the police station and questioned. - Fadıl polis karakoluna getirildi ve sorgulandı.

Sami was brought into the police station. - Sami karakola getirildi.

getir
bring into
getir
{f} bringing

Who are you bringing to the play? - Oyuna kimi getiriyorsun?

Are you bringing your camera? - Kameranı getiriyor musun?

getir
hand in
getir
broughtinto
getir
handin
getir
galligaskins
getir
spat
getir
hand#in
getir
bringinto
getirdi
Favorites