Tom, köpeğini dışarı çıkarmak için kapıyı açtı.
- Tom opened the door to let his dog out.
Tom yarın gece Mary'yi dışarı çıkarmak istiyor.
- Tom wants to take Mary out tomorrow night.
Bu durumdan kurtulmak zorundayım.
- I have to get out of this situation.
Bir defa kötü bir alışkanlığı başlayınca, ondan kurtulmak zor olabilir.
- Once you've got into a bad habit, it can be difficult to get out of it.
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.
- He addressed my full attention to the landscape outside.
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.
- Maria was bedridden. The only contact she had with the outside world was via the TV broadcasts.
Tom arabadan inmek istiyordu.
- Tom wanted to get out of the car.
Tom arabadan inmek ve yürümek istedi.
- Tom wanted to get out of the car and walk.
Tom arabadan inmek ve yürümek istedi.
- Tom wanted to get out of the car and walk.
Leyla arabadan inmek istedi.
- Layla wanted to get out of the car.
Buradan hemen kaçmalıyız.
- We should get out of here now.
Kaç Tom. Çık buradan!
- Run, Tom. Get out of here!
Ev dahili ve harici temizlendi.
- The house was cleaned inside and out.
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Kardeşlerin her ikisi de dışarıdalardı.
- Both the brothers were out.
Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
- Could we have a table outside?
Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusunu seviyorum.
- I like the smell of bread just out of the oven.
Artık sır açığa çıktı.
- Now the secret is out.
Sır resmi olarak açığa çıktı.
- The secret is officially out.
We've got to get out of here!
- We've got to get out of here.
Just get out of here!
- Just get out of here.
I can't get out of this notion that she may have known all along.
Is there any way I can get out of Saturdays?.
If you're smart, don't sign the employment contract and get out of here while you still can.