Hikayenin mutlu bir sonu vardı.
- Die Geschichte ist gut ausgegangen.
Lütfen bana hikayeyi ayrıntılı olarak anlat.
- Bitte erzähl mir die Geschichte ganz genau.
Susan Amerikan tarihi bölümünde okuyor.
- Susan is majoring in American history.
O bize tarih öğretiyor.
- He teaches us history.
Tom'un başını belaya sokmakla ilgili uzun bir geçmişi var.
- Tom has a long history of getting into trouble.
Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.
- Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago.
Uzun bir tarihçesi olan dilleri öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer learning languages that has a long history.
MSN sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?
- Where are the history records of our MSN chats?
MSN' deki sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?
- Where are the history records of our chats on MSN?
Tom'un bir madde bağımlılığı hikayesi var.
- Tom has a history of drug abuse.
Tom ve Mary ayrılıyor. Bu eski hikaye.
- Tom and Mary have broken up. That's ancient history.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
- Kate was surprised by Brian's story.
Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
- The photo he showed added color to his story.