Definition of geschenke in English Turkish dictionary
- presents
- (Bilgisayar) sunar
- gifts
- hediyeler
Davetiye, Hediyeler yok, lütfen diyordu.
- The invitation said, No gifts, please.
Bunlar, arkadaşlarım için hediyeler.
- These are gifts for my friends.
- gifts
- armağanlar
Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.
- A kiss is one of life's most precious gifts.
- presents
- (Bilgisayar) armağanlar
Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
- Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.
- Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents.
- gifts
- ödüller
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
- Life does not repeat its gifts.
- presents
- sunuyor
