Ask her when she comes back.
- O geri döndüğünde ona sor.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
Where are the rest of the files?
- Dosyaların geri kalanı nerede?
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
I'll be back in a wink.
- Kaşla göz arasında geri döneceğim.
I will be back in two week's time.
- İki haftalık süre içinde geri döneceğim.
The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
This watch is ten minutes slow.
- Bu saat on dakika geridir.
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.