His weight strained the rope.
- Onun ağırlığı ipi gerdi.
The atmosphere became strained when he came.
- O geldiğinde ortam gerginleşti.
I can't stretch my right arm.
- Sağ kolumu geremiyorum.
I got out of bed and had a good stretch.
- Ben yataktan kalktım ve iyi bir gerindim.
The atmosphere in Washington became very tense.
- Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.
In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
- En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
Relax. You're all tensed up.
- Rahatlayın. Hepiniz gerginsiniz.
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
His weight strained the rope.
- Onun ağırlığı ipi gerdi.
My father stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerildi.
Dad stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
It took me a whole year to recover my health.
- Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.
Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.
Mongolian nomads live in gers.