They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
The police held back the crowd.
- Polisler kalabalığı geride tuttu.
The police held the crowd back.
- Polis kalabalığı geride tuttu.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Where are the rest of the files?
- Dosyaların geri kalanı nerede?
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
The bus was behind schedule.
- Otobüs tarifenin gerisindeydi.
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
I don't want to fall behind my class.
- Dersimden geride kalmak istemiyorum.
Tom is back in his office.
- Tom ofisine geri döndü.
Tom told Mary to put the hammer back into the toolbox when she was finished using it.
- Tom Mary'ye kullanmayı bitirdiğinde çekici alet çantasına geri bırakmasını söyledi.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
That was because my watch was five minutes slow.
- Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.
This watch is ten minutes slow.
- Bu saat on dakika geridir.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
I want to leave behind contributions to humanity.
- İnsanlık için katkıları geride bırakmak istiyorum.