geride

listen to the pronunciation of geride
Turkish - English
behind

They decided to leave extra food behind. - Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

abaft
astern
down
back

The police held the crowd back. - Polis kalabalığı geride tuttu.

The police held back the crowd. - Polisler kalabalığı geride tuttu.

at the back
lagging behind
geri
back

He left Japan never to come back. - O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.

Ask her when she comes back. - O geri döndüğünde ona sor.

geride bırakmak
walk away
geride bırakmak
set back
geride bırakmak
surpass
geride bırakmak
pass
geride bırakmak
overtake
geride bırakmak
outstrip
geride kalma
left behind
geride bırakmak
to leave behind; to pass; to surpass
geride bırakmak
have the drop on
geride bırakmak
a) to leave behind, to pass b) to overtake c) to surpass, to outdistance d) (yarışta) to outstrip
geride bırakmak (yarışta)
(Spor) outdistance
geride bırakılan teçhizat
(Askeri) remain-behind equipment
geride inşa etme
setback
geride kalan
straggly
geride kalan
straggler
geride kalan
surviving
geride kalan
fallen astern
geride kalan
(Kanun) in arrears
geride kalan atlar
ruck
geride kalan girdap
(Havacılık) cast off vortex
geride kalmak
1. to be behind. 2. to lag. 3. to remain, be left (behind)
geride kalmak
drop behind
geride kalmak
fall astern
geride kalmak
drop back
geride kalmak
be posterior to
geride kalmak
drag behind
geride kalmak
keep back
geride olan
hind
geri
{i} rest

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

Please, remember those words for the rest of your life. - Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.

geri
rear

Tom always looks in the rearview mirror before he backs up. - Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.

geri
{s} reverse

Tom started the car and put it in reverse. - Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.

geride bırakmak
{f} outpace
geri
behind

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

I tried to stop him, but he left me behind. - Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.

geride kalmak
{f} drag
geri
background
geri
remainder
geri
(Bilgisayar) prev
geri
aft
geri
(Bilgisayar) previous
geri
(Bilgisayar) back space
geri
lag
geri
undeveloped
geri
imbecile
geri
(Bilgisayar) back to
geri
provincial
geri
with-
geri
arrears
geri
stupid
geri
(Bilgisayar) bksp
geri
reclaim
geri
(Bilgisayar) backspace
geride bırakmak
outdistance
geride kalmak
fall behind

I don't want to fall behind my class. - Dersimden geride kalmak istemiyorum.

geri
reclaimed
geri
to back
geri
restored to
geri
back in

Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant. - Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.

I'll be back in a wink. - Kaşla göz arasında geri döneceğim.

geri
back from
geride kalan
residua
geri
the rest, remaining part, remainder, what's left
geri
slow (timepiece)
geri
the past
geri
backward

She is backward in expressing her opinion. - O, fikrini ifade etmede geri kalmış.

Tom bends over backwards to please Mary. - Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.

geri
reversing
geri
backwards

Tom stepped backwards. - Tom geriye adım attı.

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

geri
backward, behind in time or progress, behindhand
geri
retarded, backward
geri
outcome, result
geri
back, rear, reverse; rest, remainder; back, hind; backward, undeveloped; (saat, vb.) slow; stupid, half-witted, imbecile; back, backward(s)
geri
re
geri
posterior
geri
back, backward, to the rear
geri
retro
geri
hind

In hindsight, this was a mistake. - Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.

geri
slow

My watch is five minutes slow. - Saatim beş dakika geri kalmış.

That was because my watch was five minutes slow. - Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.

geri
aback
geri
rearward
geri
Back up!/Back!
geri
anus (of an animal)
geri
back, back side, rear, the space behind
geri
with

She will be back within a week. - O bir hafta içinde geri dönecek.

In the end, the Germans were forced to withdraw. - Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.

geri
pull away
geride bırakmak
shoot ahead of
geride bırakmak
leave astern
geride bırakmak
{f} distance
geride bırakmak
leave behind

I want to leave behind contributions to humanity. - İnsanlık için katkıları geride bırakmak istiyorum.

geride kalan
{i} survivor
English - English

Definition of geride in English English dictionary

Geri
A diminutive of the female given name Geraldine, also used as a formal given name
geri
Kick
Turkish - Turkish
geride
Favorites