gerekçe

listen to the pronunciation of gerekçe
Turkish - English
justification

I need no justification for my actions. - Eylemlerim için hiçbir gerekçeye ihtiyacım yok.

reason

The reason which he gave is hard to understand. - Söylediği gerekçeyi anlamak zor.

I understand your reasons. - Gerekçelerini anlıyorum.

excuse

I don't make excuses. I only provide reasons. - Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.

There is no excuse for such behavior. - Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.

(Hukuk) reason, ground
alibi
rationale
law statement of reasons, covering memorandum
reason, motive, justification; ground
law written argument in favor of a bill
reason, justification, ground, grounds
motive
(Kanun) ground

He resigned on the grounds that he was ill. - O, hasta olduğu gerekçesiyle istifa etti.

He was fired on the grounds that he was lazy. - O tembel olduğu gerekçesiyle kovuldu.

preamble
occasion
warrant
gerekçe göstermek
(Hukuk) give reasons (to)
gerekçe göstermek
adduce
gerekçe göstermek
justify
gerekçeler
reasons
Kongre Gerekçe Kitabı
(Askeri) Congressional Justification Book
Turkish - Turkish
Bir yasanın önerilmesi ve hazırlanmasında, yasa tasarısının hazırlanış ve maddelerin düzenleniş sebepleri
Yasa hükümleri ile mahkeme ve idare kararlarının dayandırıldığı nedenler
Mahkeme kararlarında, kararın dayandığı yasal ve hukuki sebeplerin gösterilmesi
Gerektirici sebep, esbabımucibe: "Her hâlde kendince bir gerekçesi olmalı."- H. Taner
Gerektirici sebep, esbabımucibe
Bir önermenin kendiliğinden var kıldığı gereklik
esbabı mucibe
mucip sebep
lazıme
esbabımucibe
gerekçe
Favorites