Su yüzmek için yeterince sıcak.
- Das Wasser ist warm genug zum Schwimmen.
Almancam yeterince iyi değil.
- Mein Deutsch ist nicht gut genug.
Yeterli deneyimin yok.
- Du verfügst nicht über genug Erfahrung.
Onu almak için yeterli parası var.
- Er hat genug Geld, um es zu kaufen.
O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Bir dil asla yeterli değildir.
- One language is never enough.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Onların yeteri kadar altını yoktu.
- They did not have enough gold.
Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil.
- This isn't enough food to feed everyone.
Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti.
- Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
I don't speak French well enough!
- Ich spreche nicht gut genug Französisch!
Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
- Jedes Universum, das einfach genug ist, um verstanden zu werden, ist zu einfach, um einen Geist hervorzubringen, der es versteht.