Stretch the pizza with your hands.
- Pizzayı elinizle genişletin.
From Sendai I extended my journey to Aomori.
- Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
They extended their territory by conquest.
- Onlar fetihle bölgelerini genişletti.
Television helps us widen our knowledge.
- Televizyon bilgimizi genişletmemize yardımcı olur.
He widened his small circle of friends.
- O, küçük arkadaş çevresini genişletti.
They widened the road.
- Onlar yolu genişletti.
He widened his small circle of friends.
- O, küçük arkadaş çevresini genişletti.
Good films broaden our horizons.
- İyi filmler ufuklarımızı genişletir.
Esperanto helped me broaden my intellectual and cultural horizons.
- Esperanto benim entellektüel ve kültürel ufuklarımı genişletmeme yardımcı oldu.
He expanded his research.
- O, araştırmasını genişletti.
A heath is often created or expanded by fire, which prevents the growth of trees.
- Ağaçların büyümesini engelleyen bir fundalık sık sık yangın tarafından oluşturulur ya da genişletilir.
The workers are expanding the road.
- İşçiler yolu genişletiyor.
With work, we can expand our markets.
- Çalışarak, pazarlarımızı genişletebiliriz.
With work, we can expand our markets.
- Çalışarak, pazarlarımızı genişletebiliriz.
The workers are expanding the road.
- İşçiler yolu genişletiyor.
The workers are expanding the road.
- İşçiler yolu genişletiyor.