genelleştirme

listen to the pronunciation of genelleştirme
Turkish - English
generalization
generalization, making (something) general
genel
general

Generally speaking, the climate in England is mild. - Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.

Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings. - Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez

genel
{s} common

Mistletoe is commonly used as a Christmas decoration. - Ökseotu genelde Noel dekorasyonu olarak kullanılır.

Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors. - Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir.

genel
public

Couples don't usually hold hands in public here. - Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı genele hitap etti.

genel
generic
genel
{s} widespread
genel
broad

Broadly speaking, dogs are more faithful than cats. - Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.

genelleştirmek
{f} generalize
genel
prevalent
genel
(Ticaret) across-the-board
genel
comprehensive
genel
rife
genel
generalis

It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand. - Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.

genel
popular

Generally speaking, Japanese cars are popular overseas. - Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler.

As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music. - Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.

genel
birdie
genel
(Dilbilim) generic term
genel
coarse
genel
(Biyokimya) routine
genel
exoterical
genel
(Ticaret) over-all
genel
(Ticaret) macro
genel
{s} grand

My grandfather usually eats breakfast at six. - Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

genel
running

There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running. - New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.

genel
pandemic
genel
universal

Universal suffrage was a major achievement. - Genel seçim hakkı büyük bir başarıydı.

genel
abstract
genel
current
genel
koinos
genel
general , global , public
genel
collective
genel
prevailing

Bad cold is prevailing throughout the country. - Kötü bir soğuk algınlığı ülke genelinde hüküm sürüyor.

Bad cold is prevailing throughout the country. - Ülke genelinde soğuk hava hüküm sürüyor.

genel
across the board
genel
sweeping
genel
general, common
genel
blanket
genel
overhead
genel
general, common; public
genel
Catholic
genel
public, pertaining to the public
genel
exoteric
genel
plenary
genel
liberal
genel
epidemic
genelleştirmek
to generalize
genelleştirmek
to make (something) general, generalize
genelleştirmek
universalize
tepki genelleştirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) response generalization
yetersiz genelleştirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) undergeneralization
genelleştirme
Favorites