Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
She would love to go back to the days of her youth.
- O, gençlik günlerine geri gitmek istiyor.
Tom is in the prime of life.
- Tom hayatın gençlik döneminde.
When I hear that song, I remember my younger days.
- O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım.
Your story reminded me of my younger days.
- Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.