Tom eski neslin bir üyesi olduğunu itiraf etmekten nefret ediyor.
- Tom hates to admit that he's a member of the older generation.
Eskiden cinsiyetin doğuştan kazanıldığını savunanlardandım, ama artık ikili cinsiyet sistemine çok karşıyım.
- I used to be really cis, but by now I've become pretty genderqueer.
Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- You broke the computer. Nice going, genius.
Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilim adamları için çözülmemiş bir sorun kalmaya devam etmektedir.
- Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.
New York'un caddeleri çok geniş.
- New York'un caddeleri çok geniştir.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.
He was a general in WWII.
- He was a general in the Second World War.
He was a general in the Second World War.
- He was a general in WWII.
The taboos, the laws, the rules of genses, tribes, and nations, from the lowest to the highest, are upheld by a vague terror and sacred awe which society impresses on man by threats of ill-luck, fearful evil, and terrible punishments befalling sinners and transgressors of the tabooed, of the holy and the forbidden, charged with a mysterious, highly contagious, and virulently infective life-consuming energy.
General Motors laid off 76,000 workers.
- General Motors 76,000 işçisini işten çıkardı.
Generally speaking, the climate in England is mild.
- Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
Usually, I'll be gone before the morning light.
- Genellikle, sabah ışığından önce gitmiş olurum.
My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
- Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
He has broad shoulders.
- Onun geniş omuzları vardı.
Jim has broad shoulders.
- Jim'in geniş omuzları var.
What's the width of this road?
- Bu yolun genişliği nedir?
The road is ten feet in width.
- Yol on fit genişliğinde.
Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
- Genetik modifikasyonun bir örneği balık genlerinin çilek ve domatese enjeksiyonudur, bu meyvelerin donmasını engelleyen bir süreç.