We changed our plans because of her late arrival.
- Onun geç gelmesi nedeniyle planlarımız değişti.
The accident happened previous to my arrival.
- Kaza ben gelmeden önce oldu.
What prevented her from coming yesterday?
- Dün onun gelmesini ne önledi?
My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.
- Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Tom scolded Mary for not arriving on time.
- Tom Mary'yi zamanında gelmediği için azarladı.
I'd love to know if my luggage is arriving soon.
- Ben bagajımın yakında gelip gelmeyeceğini bilmek istiyorum.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
She is coming from England.
- O İngiltere'den geliyor.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.