gelişmiş

listen to the pronunciation of gelişmiş
Turkish - English
developed

A developed perception of linguistic beauty is still lacking in her. - Dilsel güzelliğin gelişmiş algısı hâlâ onda eksik.

Greece is a developed country. - Yunanistan gelişmiş bir ülke.

advanced

Japan is becoming the most advanced country technologically. - Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.

The alien is postbiological and is really an advanced machine. - Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.

improved

There is an urgent need for improved living conditions. - Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.

Still, things haven't really improved. - Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.

sophisticated

This isn't very sophisticated technology. - Bu çok gelişmiş bir teknoloji değil.

Tom isn't very sophisticated. - Tom çok gelişmiş değil.

(Askeri) emergency response team - advance - acil durum cevap takımı
developed, advanced
(Bilgisayar) enhance
(Bilgisayar) advance

Japan is becoming the most advanced country technologically. - Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.

The military power of this country is very advanced. - Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.

forward
foremost
geliş
coming

We are all looking forward to your coming. - Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Did you notice him coming in? - Onun içeri gelişini fark ettin mi?

geliş
arrival

She informed him of her arrival. - O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.

Possibly, the accident will delay his arrival. - Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.

gelişmiş düzen
(Bilgisayar) advanced layout
gelişmiş adale
brawn
gelişmiş dar bant sayısal sesterminali
(Askeri) advanced narrowband digital voice terminal
gelişmiş içerik şebekesi
enhanced content networking
geliş
arrivals
az gelişmiş ülke
the third world
en az gelişmiş ülkeler
(Ticaret) least developed countries
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

geliş
{f} flourish

Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land. - Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

Our work began to flourish. - İşlerimiz gelişmeye başladı.

geliş
grew
geliş
advent

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

The story revolves around a mysterious adventure. - Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
çok gelişmiş
advanced
A.B.D. Gelişmiş Savunma Araştırma Projeleri Kuruluşu
(Askeri) Defense Advanced Research Projects Agency
aniden gelişmiş
shot up
az gelişmiş
underdeveloped
az gelişmiş bölgeler
(Hukuk) under-developed area
az gelişmiş ülke
underdeveloped country
deniz gelişmiş lojistik destek yeri
(Askeri) naval advanced logistic support site
en az gelişmiş ülke
(Ticaret) least developed country
erken gelişmiş
precocial
erken gelişmiş
precocious
erken gelişmiş
forward
erken gelişmiş
(Botanik, Bitkibilim) rathe
erken gelişmiş
(Botanik, Bitkibilim) rathe-ripe
eskilerine oranla az gelişmiş
obsolete
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
kasları gelişmiş
muscle bound
kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer ve gelişmiş patlayıcı silahlar
(Askeri) chemical, biological, radiological, nuclear and high yield explosives
taktik gelişmiş bilgisayar; terminal erişim kontrolörü; terminal taarrız kontrol
(Askeri) tactical advanced computer; terminal access controller; terminal attack control
tam gelişmiş
full blown
Turkish - Turkish
Gelişme gösteren
az gelişmiş
Gelişmesi gecikmiş olan
az gelişmiş
Eğitim düzeyi düşük kalmış, üretimi daha çok ilkel tarıma dayanan, doğal kaynaklarını gereğince değerlendiremeyen (ülke)
geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi