Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O, başka bir şekilde eve gitmiş olabilir.
- He may have gone home by another way.
İstasyona vardığımda, benim treni gitmiş buldum.
- Arriving at the station, I found my train gone.
Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Tom'un gerçekten ölmüş olacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom is really gone.
Tom'un ölmüş olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe that Tom is gone.
Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
- They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
- People carried their own weight then.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Guided by the star, they reached the island.
- Vom Stern geführt, erreichten sie die Insel.