I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Chromium is a transition element.
- Krom bir geçiş elementidir.
The DJ transitioned between two songs.
- DJ iki şarkı arasında geçiş yaptı.
This is the passage to the sea.
- Bu denize doğru geçiştir.
There is no passage for big vehicles here.
- Burada büyük araçlar için geçiş yoktur.
I am used to hearing the train pass by my house.
- Trenin evimin yanından geçişini duymaya alışkınım.
I have two passes to the game.
- Oyuna iki geçişim var.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
Tom skipped the conference last year as well.
- Tom da geçen yıl konferansı atladı.
I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Konuyu bütünüyle öğrenmek istiyorum, hiçbir detayı es geçme.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
He deliberately ignored me when I passed him in the street.
- Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.
After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English.
- Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.
Tom switched to English.
- Tom İngilizceye geçti.
I want to go over a few things with you.
- Seninle birlikte birkaç şeyi gözden geçirmek istiyorum.
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
The train is twenty minutes behind time.
- Tren yirmi dakika geç kaldı.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
Days go by and still no sign of Tom.
- Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
Just one year has gone by since my friend died.
- Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
I am sure of his passing the examination.
- Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
Do you mind if we cross your garden?
- Bahçenizden geçebilir miyiz?
Our profits exceeded even the most optimistic estimates announced last year.
- Bizim kâr geçen yıl duyurulan en iyimser tahminleri bile aştı.
The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
- Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
The transition from farm life to city life is often difficult.
- Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
The educational system is in transition.
- Eğitim sistemi geçiş aşamasında.
The border crossing was crowded with people, many of whom were refugees.
- Sınır geçişi insanlarla doluydu, onların çoğu mültecilerdi.
I saw her crossing the street.
- Onun caddeyi geçişini gördüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
No cultural background is necessary to understand art.
- Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.