geçende

listen to the pronunciation of geçende
Turkish - English

Definition of geçende in Turkish English dictionary

geçen
last

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

This is the hotel where we stayed last year. - Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.

geçen
{s} late

Last year, my brother was late for school every day. - Geçen sene kardeşim okula her gün geç kalırdı.

Spring has come later this year compared with last year. - Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.

geçen
passing

Dan landed onto the roof of a passing van. - Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.

The passing car splashed muddy water on me. - Geçen araba bana çamurlu su sıçrattı.

geçen
{s} former

The other day I met my former neighbour in the city. - Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

geçen
past

Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months. - Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.

Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours. - Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.

geçen
(Bilgisayar) elapsed
geçen
passed

The leaves turned red as the days passed. - Yapraklar her geçen gün kırmızıya döndü.

Her mother passed away last year. - Annesi geçen yıl öldü.

geçen
other

I lost my camera the other day. - Geçen gün kameramı kaybettim.

This is the car I spoke of the other day. - Geçen gün bahsettiğim araba bu.

geçen
transitive
geçen
last, past
geçen
in excess of
geçen
yester

I moved to a new house last week, and I studied in the library yesterday. - Geçen hafta yeni bir eve taşındım ve dün kütüphanede ders çalıştım.

What he said yesterday is not consistent with what he had said last week. - Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile birbirini tutmuyor.

geçen
hereinabove
Turkish - Turkish
Ne kadar geçtiği belli olmayan yakın bir zaman önce
Geçen
(Osmanlı Dönemi) MÜSABIK
Geçen
kaim
geçen
Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki
geçen
Bir önceki
geçen
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.): "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü."- O. C. Kaygılı