In case of an earthquake, turn off the gas.
- Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
Matter can exist as a solid, liquid, or gas.
- Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.
Matter can be solid, gaseous or liquid.
- Madde; katı, gaz veya sıvı olabilir.
This substance is in gaseous state.
- Bu madde, gaz halindedir.
He's only winding you up.
- O sadece seni gaza getiriyor.
Potatoes give me wind.
- Patatesler bana gaz yapar.
Try not to inhale the fumes.
- Gazı teneffüs etmemeye çalışın.
I stepped carefully on the accelerator.
- Gaz pedalına dikkatlice bastım.
Have you ever got in your car after a long absence and got the brake mixed up with the accelerator?
- Sen hiç uzun bir aradan sonra arabana bindin mi ve frenle gazı karıştırdın mı?
I warned little Mary to leave the kerosene heater alone.
- Küçük Mary'yi gazyağı ısıtıcısına dokunmaması için uyardım.
We used very little kerosene last month.
- Geçen ay çok az gazyağı kullandık.
Try not to inhale the fumes.
- Gazı teneffüs etmemeye çalışın.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
Air is a mixture of several gases.
- Hava birçok gazın karışımıdır.
The Southeast is a major energy producer of coal, crude oil, and natural gas.
- Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gaz ile ilgili önemli bir enerji üreticisidir.
Coal, natural gas and oil are the remains of plants and animals that lived millions of years ago.
- Kömür, doğal gaz ve petrol, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.
Fizzy water isn't very popular in America.
- Gazlı su Amerika'da çok popüler değil.
The newspaper began to lose readers when it dispensed with one of its most popular writers.
- En popüler yazarlarından biri bırakınca gazete okuyucu kaybetmeye başladı.