Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
- These games are listed under the adult category.
Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.
- Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
- These games are listed under the adult category.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
O ormanda birçok büyük av hayvanı var.
- There's a lot of big game in that forest.
Takımınızın maçı kazandığına memnun oldum.
- I'm glad that your team won the game.
Babam beni sık sık beyzbol maçlarına götürür.
- My father often takes me to baseball games.
Alçakgönüllülük olmadan, yiğitlik tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
Oyunculardan biri oyun sırasında sakatlandı.
- One of the players was hurt during the game.
Biz eğlence ve oyunlar için burada değiliz.
- We are not here for fun and games.
Eğlence ve oyunlar bitti.
- Fun and games are over.
Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
- This game has you battle against hordes of evil stoats.
O kelime oyunlarını sever.
- She likes word games.
Tom kelime oyunlarını sever.
- Tom likes word games.
Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.
- A lot of countries participated in the Olympic Games.
Olimpiyat oyunlarına katıldı.
- He took part in the Olympic Games.
Bir sonraki oyunu kazanmaya istekliler.
- They are eager to win the next game.
Annesi ona akşam yemeği için hazırlanmasını söylemesine rağmen Tom oyununu oynamaya devam etti.
- Even though his mother told him to get ready for dinner, Tom continued playing his game.
Bu yılki Olimpiyat oyunlarına hazırlanıyor.
- She is preparing to the Olympic Games this year.
Partide pek çok oyun oynadık.
- We played a lot of games at the party.
Buradaki oyun planı nedir?
- What's the game plan here?
Tom bir oyun planıyla geldi.
- Tom came in with a game plan.
Yağmur yağsa bile karşılaşma yapılır.
- The game will be held even if it rains.
Masa oyunları oynamayı severim.
- I like to play board games.
Sami masa oyunlarını seviyordu.
- Sami liked board games.
You wouldn't believe the fun and games I had trying to find somewhere to park.
I'm game, would you like to tell me how ? - From the computer game Adventure.
The forest has plenty of game.
Shall we play a game?.
He didn't get anywhere with her because he had no game.''.
Accusing Governor Carey of playing games with taxpayers in his $12.7 billion budget, the Senate majority leader, Warren M. Anderson of Binghamton, said today that it would face rough sledding, in the Republican led State Senate. - , 1979.
... games when you were a kid? ...
... come over and want to play against us in preseason games. ...