Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.
- Individual freedom is the foundation of democracy.
Bireysel özgürlük, demokrasinin ruhudur.
- Individual freedom is the soul of democracy.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Kristy Anderson, Larry Ewing'in eşidir.
- Kristy Anderson is the wife of Larry Ewing.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Koko bir dişi gorildir.
- Koko is a female gorilla.
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
- Is that dog male or female?
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Bir bireyin hakları ve sorumlulukları vardır.
- An individual has rights and responsibilities.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
- The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
- The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı.
- He met his wife online.
Onun karısı neye benziyor?
- What is his wife like?
Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
- Does your spouse attend church with you?
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- How much time do you spend with your spouse?
Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.
- Society and the individual are inseparable.
Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.
- Tom and I are soul mates.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
- She had an individual style of speaking.
Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
- Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
Kızkardeşim şimdi kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor.
- My sister is suffering from a bad cold now.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
She's my wife. O benim karım.
1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
Erkek arkadaşımın bir sürü bayan arkadaşı var.
- My boyfriend has a lot of female friends.
Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
- Women and girls would cross over the street rather than meet him.
Küçük kız güzel bir kadın oldu.
- The little girl grew into a beautiful woman.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- How much time do you spend with your spouse?
Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
- Does your spouse attend church with you?
Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.
- Mrs. Davis was anything but a perfect wife.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- That woman is his wife, I think.
Sevgilisi de oradaydı.
- His girlfriend was there, too.
Gerçeği anlatmak gerekirse o benim sevgilim.
- To tell the truth, she is my girlfriend.
Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.
- Changes in society come from individuals.
Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
- We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
- Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.
Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.
- You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Mary ve Alice kızkardeş gibiler.
- Mary and Alice are like sisters.
Mary ve ben kızkardeş gibiyiz.
- Mary and I are like sisters.
Dul kocası ölmüş bir kadındır.
- A widow is a woman whose spouse has died.
Fransa'nın bayanları güzeldir.
- The women of France are beautiful.
Amerika Birleşik Devletleri FIFA'nın Bayanlar Dünya Kupasını kazandı.
- The U.S. has won FIFA's Women's World Cup.
Tavus kuşunun güzel kuyruğu dişilerin ilgisini çekmeye yardım eder.
- The peacock's beautiful tail helps it attract females.
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
O kız öğrenci Amerikalıdır.
- That female student is American.
Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
- The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Mary bir materyalisttir.
- Mary is a materialist.
Ağaçkakan, eşini besliyor.
- The woodpecker is feeding its mate.
Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
- Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
Onun üvey annesi benim baldızım.
- His stepmother is my sister-in-law.
Fadıl'ın baldızı ile bir ilişkisi vardı.
- Fadil had an affair with his sister-in-law.
Tom'un kızkardeşi bir rahibe.
- Tom's sister is a nun.
1951'de Rahibe Teresa o zamanlar Hindistan'ın en büyük şehri olan Kalküta'ya gönderildi.
- In 1951, Sister Teresa was sent to Calcutta, then the largest city in India.
Onun karısı bir Japon kadın.
- His spouse is a Japanese woman.
The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
At the convent, Sister Grace supervises the kitchen.
Please welcome Sister Smith as she moves from her former congregation to her new congregation.
Native American leader Chief Seattle urged ecological responsibility, referring to Brother Eagle and Sister Sky in his purported 1854 speech.
I'm going to meet my girl over there.''.
Amanda is a girl of 16.
Your girl turned up on our doorstep.
Stop being such a girl and punch back.
As we can't print them all together, the individual pages will have to be printed one by one.
individual personal pension; individual cream cakes.
The pieces of the puzzle mate perfectly.
My little sister is an annoying pest.
Sisters Are Doin’ It for Themselves.
I’m trying to correct my sagging floor by sistering the joists.
Of Lady Auranthe, our new-spoused daughter?.
A new wife for the gander is introduced into the pen.
It is agonizing for America to lose our young men and women.
- It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
Generally, men are taller than women.
- In general, men are taller than women.
Welsh is a very difficult language for me.
- Galce benim için çok zor bir dildir.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland.
- Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.
The mist was so dense that I could not see even an inch ahead.
- Sis o kadar yoğundu ki bir inç önümü bile göremiyordum.
Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
London is famous for its fog.
- Londra sisi ile ünlüdür.
The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
In large cities, in London for instance, there is heavy smog.
- Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
The accident was due to the smog.
- Kaza kirli sis nedeniyle oldu.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.