Adam güç kazanmak için çok para kullandı.
- The man used much money to gain power.
Kazanmak yok, kaybetmek yok, biz tamamen eşitiz.
- No gain, no lose, we are fully equal.
Küçük bir kazanım, büyük bir kayba yeğdir.
- Better a small gain than a great loss.
Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in material gains.
Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
- Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı.
- Layla launched a legal action to gain custody of her three children.
Çok fazla kilo almak sağlığınız için iyi değil.
- Gaining too much weight is not good for your health.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Zararın neresinden dönersek kârdır.
- A small gain is better than a great loss.
Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
- Perry decided to gain information from Drake.
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
- The Dow Jones average posted a gain of two points today.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
- When we are praised, we gain confidence.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
the gainest way.
gain quiet (= fairly/pretty quiet).
No pain, no gain.