gıdasız

listen to the pronunciation of gıdasız
Turkish - English
jejune
nonnutritive
underfed
gıda
food

The bad harvest caused massive food shortages. - Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.

Lack of food had left him weak and exhausted. - Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.

gıda
nourishment
gıdasız kalmış
undernourished
gıdasız kalmak
to be undernourished
gıda
sustenance
gıda
food; nutrition, nourishment, nutriment, diet; alimentary
gıda
grocery store

This grocery store only sells organic food. - Bu bakkal sadece organik gıda satıyor.

gıda
{i} diet
gıda
{i} nurture
gıda
nutriment
gıda
nutrient

Have you ever wondered if you are getting adequate nutrients from the food you eat? - Hiç yediğiniz gıdalardan yeterli miktarda besin alıp almadığını merak ettiniz mi?

gıda
nutrition

There isn't much nutrition in potato chips. - Patates cipsinde çok gıda yok.

gıda
pabulum
gıda
aliment
gıda
fare
gıdasız
Favorites