güvenliği

listen to the pronunciation of güvenliği
Turkish - English
breach
A breaking or infraction of a law, or of any obligation or tie; violation; non-fulfillment; as, a breach of contract; a breach of promise
{n} an opening, gap, difference, quarrel, violation, invasion, bruise, affliction by a loss
Where a party to a contract does not comply with a contract term Every breach gives rise to a claim for compensation in the civil courts (See 'civil court' )
A hernia; a rupture
A breaking of waters, as over a vessel or a coastal defence; the waters themselves; surge; surf
To break the water, as by leaping out; said of a whale
a violation of a law, contract, or obligation
{i} violation, infringement; crack, gap
A breaking of a promise or a failure to perform an obligation under an agreement
A violation of any legal obligation Not to be confused with Henry V -- "Once more unto the breach, dear friends!"
When an Act or Regulation is broken, this is regarded as a Breach Each breach is heard in court and is given a result
The breaking or violation of a law, right or duty, either by commission or omission (Page 235) TOP
Failure to perform a legal obligation as promised at the time the performance was due (Source: Written for AllRegs)
Specifically: A breaking or infraction of a law, or of any obligation or tie; violation; non-fulfillment; as, a breach of contract; a breach of promise
A failure to meet one's obligations, whether under a contract or otherwise A breach of contract allows the innocent party to enforce the contract, rescind the contract or sue for damages
A breaking out upon; an assault
{f} break through, burst into
an opening (especially a gap in a dike or fortification)
The breaking or violating of a law, right, or duty, either by commission or omission The failure of one part to carry out any condition of a contract
güvenlik
security

Tom is a security guard at the airport. - Tom havaalanında bir güvenlik görevlisidir.

Our security cameras are fake. - Bizim güvenlik kameraları sahte.

güvenliği sağlama
police
güvenliği sağlamak
to pacify
güvenliği sağlamak
police
güvenlik
safety

She kept her valuables in the bank for safety. - Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.

They paid no attention to their safety. - Kendi güvenliklerine önem vermediler.

güvenlik
security, safety, safeness
avrupa güvenliği
(Eğitim) european security
besin güvenliği
food safety
besin güvenliği
sanitation
güvenlik
safetied
güvenlik
safeness
güvenlik
grith
güvenlik
(Ticaret) law and order
güvenlik
(Ticaret) surety
güvenlik
(Bilgisayar) secure
güvenlik
peace
güvenlik
(Bilgisayar) security for
hasta güvenliği
patient safety
maden güvenliği
(Madencilik) mine safety
meslek güvenliği
(Ticaret) occupational safety
tempest güvenliği
(Bilgisayar) emission security
tempest güvenliği
tempest security
güvenlik
policies
gıda güvenliği
Food safety
trafik güvenliği
Traffic security
Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı
(Hukuk) European Network andInformation SecurityAgency
Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı
(Hukuk) European Agency for Safety and Health At Work
Milli Bilgisayar Güvenliği Merkezi
(Askeri) National Computer Security Center
Milli Ulaştırma Güvenliği Kurulu
(Askeri) National Transportation Safety Board
Ulusal Muhabere Emniyeti / Yayım Güvenliği (COMSEC/EMSEC) Bilgilendirme Muhtıras
(Askeri) National Communications Security / Emanations Security (COMSEC/EMSEC) Information Memorandum
bilgisayar güvenliği
computer security
deniz ulaşımı güvenliği
(Hukuk) maritime transport safety
denizcilik güvenliği standartları
(Hukuk) maritime safety standards
denizde yaşam güvenliği
(Askeri) safety of life at sea
dosya güvenliği
file security
evet veya hayır güvenliği
(Bilgisayar) yes or no trust
hata güvenliği
fail safety
hava yolu güvenliği
(Hukuk) air safety
hedef tespit yöneticileri için bilgisayar güvenliği
(Askeri) computer security for acquisition managers
ileti güvenliği
(Askeri) transmission security
güvenliği
(Hukuk) occupational safety
güvenliği
job security

Job security became a major worry. - İş güvenliği büyük bir endişe haline geldi.

kamu güvenliği
(Hukuk) public security
kütük güvenliği
file security
mektup güvenliği
letter security
memur güvenliği
officer safety
muhabere güvenliği
(Askeri) signal security
oturum açma güvenliği
(Bilgisayar) logon security
personel güvenliği
personnel safety
polislerle güvenliği sağlamak
police
rıhtım güvenliği
(Askeri) dock security
savaş gemisi güvenliği
master at arms
silah güvenliği
(Bilgisayar) gun safety
sürüm güvenliği
(Hukuk) security of supply
tahmini çalışma güvenliği
(Havacılık) assessed reliability
uygulama düzenlemesi; bilgi güvenliği; ilk değerlendirme
(Askeri) implementing arrangement; information assurance; initial assessment
uçuş güvenliği
airworthiness
yayım güvenliği
(Askeri) emanations security
zayiat; sivil havacılık güvenliği; yakın hava desteği
(Askeri) casualty; civil aviation security; close air support
ürün güvenliği
(Hukuk) product safety
Turkish - Turkish

Definition of güvenliği in Turkish Turkish dictionary

Güvenlik
muafat
Güvenlik
emniyet
güvenlik
Toplum yaşamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi durumu, emniyet
kamu güvenliği
Bir devlette zabıta hizmetleriyle halka sağlanan can ve mal güvenliği
English - Turkish

Definition of güvenliği in English Turkish dictionary

güvenliği
Job security, occupational safety
güvenliği
Favorites