Nowadays anybody can get books.
- Günümüzde herkes kitap alabilir.
Many shoes nowadays are made of plastics.
- Günümüzde birçok ayakkabı plastikten yapılmaktadır.
You don't seem to understand how difficult it is for young people today to believe in something.
- Gençlerin günümüzde bir şeye inanmasının ne kadar zor olduğunu anlamıyor gibisin.
Children learn to swim in school today.
- Günümüzde çocuklar okulda yüzmeyi öğrenmektedirler.
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
Tom never fails to send a birthday present to his father.
- Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
The sunshine improved his color.
- Güneş rengini artırdı.
The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Which is the date of your birthday?
- Doğum günün hangi tarih?
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
- Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
I regret having been idle in my school days.
- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneşli olsa da hava soğuktu.
Merih güneşten dördüncü gezegendir.
- Mars güneşten dördüncü gezegendir.