gözlenebilir

listen to the pronunciation of gözlenebilir
Turkish - English
observable
Able to be observed
Any physical property that can be observed and measured directly and not derived from other properties
{a} remarkable, plain, visible, noted
Something that is observable can be seen. Mars is too faint and too low in the sky to be observable. something that is observable can be seen or noticed noticeable
{s} discernible; protruding; seeable; able to be observed (of religious laws)
Worthy or capable of being observed; discernible; noticeable; remarkable
capable of being seen or noticed; "a discernible change in attitude"; "a clearly evident erasure in the manuscript"; "an observable change in behavior"
Deserving to be observed
gözle
(Bilgisayar) watch

Mother asked the babysitter to watch the children. - Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.

One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching. - Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.

gözle
{f} observing

I'm observing wild birds. - Ben yabani kuşları gözlemliyorum.

Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object. - Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.

gözle
{f} eye

I closed my eyes to calm down. - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

gözle
{f} observed

The boy observed the birds all day. - Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.

He observed that it would probably rain. - Muhtemelen yağmur yağacağını gözlemledi.

gözle
observe

This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter. - Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.

The woman observes and the man thinks. - Kadın gözlemler ve erkek düşünür.

gözle
{f} surveyed
gözle
optical
gözlenebilir
Favorites