His observation is sharp, but he says very little.
- Onun gözlemi şiddetli fakat o çok az diyor.
Science is based on careful observation.
- Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children.
- Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.
Am I under investigation now?
- Şimdi gözlem altında mıyım?
This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
The woman observes and the man thinks.
- Kadın gözlemler ve erkek düşünür.
Brahe made many observations of the stars.
- Brahe yıldızlarla ilgili birçok gözlemler yaptı.
Those findings match my own observations.
- O bulgular benim kendi gözlemlerimle eşleşiyor.