Turkish - English
Definition of gözenekler in Turkish English dictionary
- (Fizik) pores
- The part of the bulk volume of soil not occupied by soil particles
- 1 the spaces in soil, rock and sediment that are filled by air or water 2 Any small opening in the outer covering of an organism
- water-conducting tubes in hardwoods, called vessels, which appear as small openings on cross sections in lumber and wood products
- third person singular of pore
- Wood cells of comparatively large diameter that have open ends and are set one above the other to form continuous tubes The openings of the vessels on the surface of a piece of wood are referred to as pores
- Small openings of tubes where the spores are developed, under the caps of certain mushrooms such as polypores and boletes
- The spaces in a gravel aquifer
- plural of pore
- gözenek
- (Gıda) pinhole
- gözenek
- stigma
- gözenek
- pore
- gözenek
- (böcek) stigma
- gözenek
- (Astronomi) granulation
- gözenek
- prov. hemstitch
- gözenek
- prov. window
- gözenek
- stoma
- gözenek
- stoma, pore
- gözenek
- prov. openwork
- gözenek
- vug
- gözenek
- void
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of gözenekler in Turkish Turkish dictionary
- Gözenek
- mesame
- Gözenek
- por
- gözenek
- Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur
- gözenek
- Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri
- gözenek
- Güneş yüzeyinde görülen küçük yuvarlak, kara lekelerden her biri
- gözenek
- Pencere
- gözenek
- Canlı dokularda dış deri üzerindeki küçük, basit açıklık, mesame
- gözenek
- Bir malzemenin içinde irili ufaklı boşlukların bulunması durumu süngerimsi görünüş
- gözenek
- Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli okjisen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki mikroskobik deliklerden her biri, mesame
Related Terms
gözenekler
Hyphenation
gö·ze·nek·lerResimler
History
Favorites