Definition of götürmek in Turkish English dictionary
- take away
- take
On Monday I have to take back the books to the library.
- Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
I had to take Tom to the hospital.
- Tom'u hastaneye götürmek zorunda kaldım.
- gulp down
- bear
- carry
I had to carry Tom upstairs.
- Tom'u üst kata götürmek zorunda kaldım.
I had to carry Tom to bed.
- Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
- (Argo) fuck
- swap-out
- (Argo) have it off
- transmit
- take to
I had to take Tom to the hospital.
- Tom'u hastaneye götürmek zorunda kaldım.
Where did you want to take Tom?
- Tom'u nereye götürmek istedin?
- (Argo) screw
- (Argo) hump
- support
- (Argo) bang
- (Argo) jazz
- take someone off
- export
- (Argo) eff
- (Argo) love
- transport
- lead to
- drive
I'd be more than happy to drive you home.
- Seni eve götürmekten mutlu olurum.
You have to drive us home.
- Bizi eve götürmek zorundasın.
- (Argo) have intercourse
- (Argo) make love
- (Argo) do it
- (Argo) make out
- take something off
- (Argo) get laid
- manage
- cart
- go
- (Argo) roll in the hay
- (Argo) have a go at it
- run
- ferry
- (Argo) sleep with
- (Dilbilim) bring away
- (Argo) get it on
- deliver
- destroy
- (Argo) know
I want to get you someplace where I know you'll be safe.
- Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
- waft
- (Argo) bonk
- (Argo) have sex
- (Argo) be intimate
- (Argo) bed
I had to carry Tom to bed.
- Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
He wined me and dined me and then wanted to take me to bed!
- O bana şarap içirip yemek verdi ve sonra yatağıma götürmek istedi!
- evacuate
- arrest
- to cause the death of, kill off
- to take away, take out
- conduce
- usher
See if you can find an usher to take this gentleman to his seat.
- Bu beyefendiyi koltuğuna götürmek için bir teşrifatçı bulabilip bulamayacağına bak.
- bear away
- to take away, destroy, ruin
- guide
- remove
- to be able to take up/in
- to accompany (someone) to (a place)
- to take (someone) to (a place)
- carry away
- to lead to (a result, an end)
- to take (to), to take away; to drive; to carry, to convey, to transport; to bear, to put up with, to accept; to lead (to), to conduct to; to manage, to run (business, etc.); to arrest; to destroy; (geçmişe) to carry sb to back (to sth); to gulp down lüpletmek
- whip off
- lead
- lead on
- (for the police) to take off, carry off, lead off, conduct (someone)
- to tolerate, stand for, bear, put up with
- to take (something) from (a place, someone) to (a place, someone)
- to take away, remove, carry away, carry off
- to carry, convey, or transport (something) from (one place) to (another)
- alıp götürmek
- take away
- yemeğe götürmek
- take out
- paket yaptırıp götürmek
- take away
- arabayla götürmek
- give smb. a lift
- bir yere götürmek
- take someone off
- bir yere götürmek
- take something off
- geri götürmek
- return
- götür
- take
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- (karşı cinsi) götürmek
- (Argo) get laid
- (karşı cinsi) götürmek
- (Argo) make out
- aceleyle götürmek
- hurry
- alıp götürmek
- to lead away
- alıp götürmek
- sweep away
- alıp götürmek
- entrain
- alıp götürmek
- make away with
- alıp götürmek
- carry off
- arabayla götürmek
- drive
- arabayla götürmek
- give somebody a lift
- aşağı götürmek
- take down
- beraberinde götürmek
- take along
- birini arabayla götürmek
- give somebody a lift
- birini içeriye götürmek
- take someone in
- birini taksiyle götürmek
- taxi
- eskiye götürmek
- take back
- eve iş götürmek
- take in
- geriye götürmek
- back
- getirip götürmek
- carry
- gezmeye götürmek
- take out
- götürme
- transmission
- götürme
- conduction
- götürme
- taking (to)
- götürme
- swap out
- götürme
- (Bilgisayar) export
- ileri götürmek
- carry too far
- kaldırıp götürmek
- clear away
- kapıp götürmek
- (Dilbilim) bear off
- otomobille götürmek
- motor
- peşi sıra çekip götürmek
- trail
- su yüzünde götürmek
- float
- taşımak götürmek
- convey
- götür
- take away
Take away these dishes, please.
- Bu tabakları götür, lütfen.
Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.
- Annem, yanlış davranırsam bir hafta boyunca bilgisayarı götüreceğini söyledi.
- götürme
- conveyance
- zorla götürmek
- kidnap
- alip getirmek (bzw. götürmek)
- to bring it away (bzw. Drive)
- birlikte götürmek
- drive with
- (at,araba v.b. ile) götürmek
- give someone a ride
- acele götürmek
- gallop
- alıp götürmek
- walk away with
- alıp götürmek
- take off
- alıp götürmek
- come for
- alıp götürmek
- pick off
- alıp götürmek
- carry away
- alıp götürmek
- lead away
- araba ile götürmek
- wheel
- araba ile götürmek
- to drive sb/sth
- arabayla götürmek
- give a ride
- arabayla götürmek
- motor
- arabayla götürmek
- give a lift
- arabayı servise götürmek
- take the car in for service
- ayağına götürmek
- bring (something) to someone
- barış sürecini ileriye götürmek
- (Hukuk) take the peace process forward
- başarıya götürmek
- bring success
- başarıya götürmek
- lead to success
- başka yere götürmek
- remove
- beraber götürmek
- take along
- bir adım ileri götürmek
- take (it) a step further
- bir uyuşmazlığı Adalet Divanı'na götürmek
- (Hukuk) to submit a dispute to the Court of Justice
- birini hızla götürmek
- whirl someone off
- birini hızla götürmek
- whirl someone away
- birisini götürmek
- (Argo) get one's end away
- daha da ileriye götürmek
- take something (much) further
- el arabasıyla götürmek
- wheel
- eve ekmek götürmek
- (deyim) bring home the bacon
- geri götürmek
- bring back
- geri götürmek
- to return
- gezintiye götürmek
- take someone on excursion
- geçmişe götürmek
- take back
- geçmişe götürmek
- take back to
- gizlice götürmek
- spirit off
- gizlice götürmek
- spirit away
- götür
- betook
- götür
- betake
- götür
- spirits
- götür
- betaken
- götür
- spirited
- götürme
- taking (to); conduction
- götürme
- swap-out
- hastaneye götürmek
- take someone to hospital
- hava yoluyla götürmek
- airlift
- hizmet götürmek
- bring service to
- hizmet götürmek
- take services
- ileri götürmek
- to pass the limit, to carry too far
- ileri götürmek
- to take (something) too far, carry (something) too far
- ileriye götürmek
- take forward
- işi monotonca götürmek
- jog on
- kan gövdeyi götürmek
- (a lot of people) to be killed
- kan gövdeyi götürmek
- for much blood to be shed, for many people to be killed
- kan gövdeyi götürmek
- blood bath
- kargatulumba götürmek
- (for several people) to grab (someone) by his arms and legs, lift him up, and carry him out/off
- kir götürmek
- to be filthy, be covered with dirt
- kir götürmek
- not to show dirt
- kir götürmek/kaldırmak
- not to show dirt
- kolunu arkaya bükerek götürmek
- frog march
- mahkemeye götürmek
- (Kanun) bring to trial
- mahkemeye götürmek
- bring something to court
- malı götürmek
- make a big haul
- mukayese götürmek
- bear comparison
- parsayı götürmek
- (deyim) break the bank
- parsayı götürmek
- make the big buck
- pislik götürmek
- to be very dirty
- pislik götürmek
- be very dirty
- pislik götürmek
- (for a place) to be very dirty: Evi pislik götürüyor. The house is as dirty as a pigsty
- pislik götürmek
- very dirty
- sel götürmek
- 1. (for it) to rain cats and dogs in (a place). 2. (for rain) to cause flooding in (a place)
- sel seli götürmek
- (for water) to flood violently over a place
- servise götürmek (arabayı)
- take the car in for service
- sürüyerek götürmek
- drag away
- teklif götürmek
- make an offer
- yaka paça götürmek
- to give sb the bum's
- yaka paça götürmek
- frog march
- yanında götürmek
- take along
- yanında götürmek
- take for
- zorla götürmek
- drag away
- çekici ile götürmek
- tow away
- öneri götürmek
- put forward a proposal
- öneri götürmek
- bring forward a proposal
- öneri götürmek
- submit a proposal
- şüphe götürmek
- (for a thing) to have something dubious about it: Bu işin şüphe götürür bir tarafı yok. There's nothing fishy about this job