gören

listen to the pronunciation of gören
Turkish - English
sighted
beholder

Beauty is in the eye of the beholder. - Güzellik, görendedir.

gören kimse
seer
geleceği gören
prescient
gör
saw

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop. - Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.

hor gören
condescending
görenler
those who saw
görenler
those who see
görenler
those who have seen
zarar gören
losing
zarar gören
(Kanun) injured
zarar gören
disadvantaged
zarar gören
(Kanun) prejudiced
gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

gör
see

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

gör
{f} seen

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

I have not seen him lately. - Son zamanlarda onu görmedim

gör
{f} view

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

He fell in love with her at first sight. - İlk görüşte ona âşık oldu.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

ilgi gören
Interesting, attractive, absorbing, intriguing
gören
that works
rağbet gören
crowded
Yüzünü gören cennetlik
You're a sight for sore eyes
acemice iş gören
bungling
ayakta tedavi gören hastalar
ambulant patients
ayakta tedavi gören yaralı
walking wounded
bağlaç görevi gören kip
conjunctive
din eğitimi gören kimse
catechumen
dondurucu işlevi gören vagon
refrigerator car
her işi gören işçi
utility man
her şeyi gören
quick of eye
hor gören
disparaging
hor gören
underrating
hor gören
underestimating
ileriyi gören
longheaded
ileriyi gören
farseeing
ileriyi gören
prescient
ileriyi gören
forward looking
ileriyi gören
clear sighted
ileriyi gören
quick eyed
ileriyi gören
farsighted
kabul gören
well accepted
kabul gören kimse
persona grata
kadınları küçük gören erkek
male-chauvinist
kendi işini kendi gören kimse
do it yourselfer
kendini dev aynasında gören
taffy nosed
kötü iş gören kimse
botcher
küçük gören
snorty
rağbet gören meslek
crowded profession
sağ eliyle iş gören
right handed
uzağı gören
long-sighted
zarar gören çıkarlar
(Hukuk) prejudiced interests
zarar gören üye devlet
(Politika, Siyaset) injured member state
Turkish - Turkish

Definition of gören in Turkish Turkish dictionary

şerif gören
Yol, Endişe, Kurbağalar, Amerikalı gibi filmleriyle tanınmış sinema yönetmenimiz
English - Turkish

Definition of gören in English Turkish dictionary

visionary ileriyi gören, görüs gücü olan; düssel, hayali
hayalci, hayalperest