gönüllülük

listen to the pronunciation of gönüllülük
Turkish - English
willingness
volunteering

Experience in volunteering can make you more employable. - Gönüllülük deneyimi, sizi daha fazla istihdam edilebilir kılabilir.

Thanks for volunteering. - Gönüllülük için teşekkürler.

willingness, readiness
voluntariness
readiness
ready
voluntarism
willing
gönüllü
voluntary

The company appealed for people to take voluntary resignation. - Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.

That organization depends on voluntary contributions. - Bu organizasyon gönüllü katkılara bağlıdır.

gönüllü
volunteer

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

She is working as a volunteer interpreter at the international conference. - Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

gönüllü
willing

Tom is willing to try anything. - Tom bir şey denemek için gönüllü.

Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar. - Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.

gönüllü
voluntarily

Did Tom sign that confession voluntarily? - Tom bu itirafı gönüllü olarak imzaladı mı?

I enlisted voluntarily. - Ben gönüllü olarak askere yazıldım.

gönüllü
disposed
gönüllü
free will
gönüllü
freewill
gönüllü
of one's own accord
gönüllü
willful
gönüllü
prepared
gönüllü
ready
gönüllü
to volunteer
gönüllü
lover
gönüllü
willing, ready; voluntary; volunteer; lover; of one's own accord, voluntarily
yüce gönüllülük
magnanimity
Turkish - Turkish
Gönüllü olma durumu
alçak gönüllülük
Alçak gönüllü olma durumu
gönüllü
Seven kimse veya sevgili
gönüllü
Çok istekli
gönüllü
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
gönüllü
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen: "Yabancı dil bildiği için de, Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı."- Ç. Altan. Çok istekli: "Henüz nizamiye ve gönüllü taburların neferleri dağılmamıştı."- Ö. Seyfettin
gönüllülük
Favorites