Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.
- Jazz isn't dead, it just smells funny.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Yaşam eğlenceli bir şey.
- Life's a funny thing.
Bu oda tuhaf kokuyor.
- This room smells funny.
Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- It is funny that the mailman hasn't come yet.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
The milk smelt funny so I poured it away.
... DAVID BECKHAM: I'm not sure we've had a funnier one then ...